Cumartesi, Aralık 17, 2011

Söyleyemediklerim...

Boğazından çıkmak üzere iken değiştirdiğin sözcükler vardır. Cümleye başlarken söyleyebileceğini düşünürsün de , içindeki susturucu süpürgen yutar onları ve duyulması "gereken" ile değiştirir. Dilin çevirdiği sana yabancı, içte kalan  sana ağır ve pişman. -Hatta bazen bu betimlemeler bile yalandır.- Sus olur için ve boş gevezen başlar senin için.Bırak zevkine dalsın seslerin, eksikliği işitme yollarına dayanmış bencil benler.
Ve keşke gevezeliklerimiz de kalsa söyleyemediklerimiz..

Söyleyemediklerimiz, o kadar çoksunuz ki. Mesala;

Korkar söylemeye küçük bir çocuk sıkıca tutar kendi elini..
Ve büyütüp sessizliklerini büyük adam olur,ilk fırsatta satar diğer elini.*

....

Gözleri bedeninden ağır bir deli belki O da söyleyemediği için deli.

...

Ya da her şeyi çok iyi bilen "marifetli" sanat eri, çeviremedi kulağını kendine taklit etti az bilinenleri.**
: )


Susturuldu bazen özgür sesleri umutların, düzen sonatına basit bir muvman oldu her biri.

 Ama ses kaybolmaz kozmik uzayda  ve elbet duyar biri tıpkı "Söyleyemediklerim" gibi.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder